Kadına Yönelik Şiddet
Kadına yönelik şiddet asla tolerans gösterilmemesi gereken bir konudur…
Kadına Yönelik Şiddet “Güçlü Kal Hayata Tutun”
Kadına yönelik şiddet kavramı, Dünya sağlık örgütü tarafından “kadının bedensel bütünlüğüne sırf kadın olduğu için yapılan her türlü fiziksel, cinsel veya psikolojik müdahaleler sonucunda kadının zarar görmesi ve toplum içinde ya da özel hayatında kadına baskı uygulanılarak özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanması şeklinde tanımlanmıştır. Kadına yönelik şiddetin tarihçesine bakmamız için çok eskilere gitmemize gerek yok. Güncel olarak yaşadığımız olaylar, şiddet haberleri ile durumun giderek artmaya devam ettiğini hepimiz gözlemliyoruz. Tam da bu ay yani 25 Kasım ‘’ Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’’ olarak anılıyor ve tüm bireylerin şiddete karşı olmaya ve bu konuda farkındalık oluşturulmaya davet ediliyor. Şiddet, toplumda her bireyin karşılaşabileceği bir durum ancak en çok kadınların hedef alındığı bir eylem türü. Neden en çok Kadınlar diye sorarsanız; Aile içi sorunlar, gebelik, maddi imkansızlıklılar, işsizlik gibi etkenler en önemli sebepler olarak ortaya çıkıyor. Toplumda Şiddetin her türlüsü önlenmeli ve anında duruma müdahale edilmelidir.
Şiddete eğilimli kişiler kontrolü ve gücü elinde tutma isteği bulunan bireylerdir. Zaman geçtikçe içlerinde ki öfkeyi ortaya çıkarıp muhakkak ilişkiye zarar verecek eylemlerde bulunacaktır. İnsanlara karşı saygıdan yoksun, öfke kontrolü bulunmayan ve iç görüsü olmayan kişilerdir. Şiddet öğrenilmiş bir davranıştır. Kişinin geçmişine bakıldığında kendi ailesi içerisinde şiddete tanık olduğu ve daha sonra bunu tüm hayatına aktardığını söyleyebiliriz. Aile içerisinde şiddet gören insanların ileri ki yaşamlarında da şiddeti direkt olarak eşine, çocuğuna, başka bireylere de uyguladığı ya da şiddet gördüğü halde eş seçiminde yine şiddet kullanmaya eğilimli insanlarla bir evlilik yaptığı gözlemlenmiştir. Bunun sebebi ise bu kültürle büyüyen insanlara bu tür davranışların yabancı gelmemesidir. Bu konuda bir uzmandan yardım alınması son derece önemlidir.
Peki birey olarak bizler neler yapabiliriz? Uygulanan şiddeti hiçbir zaman normalleştirmemeliyiz. Olaylarla ilgili düşüncelerimiz davranışlarımıza yansır ve bu da şiddet olgusunu yanlış anlamlandırmamıza sebep olabilir. Kadınların şiddet davranışına karşı takındığı tutum aynı zamanda davranışlarını da belirler. Örnek olarak bir kadın şiddet gördüğü zaman ‘’Eşimi çok öfkelendirdim, o sözü söylememeliydim, ben bu dayağı hak ettim, aslında beni çok seviyor sevgisi yüzünden bu hareketleri sergiliyor, bir seferlikten bir şey olmaz eminim bir daha yapmayacak, evlilikte ara sıra böyle şeyler olabilir, hem annem de babamdan dayak yiyordu annem sesini çıkarmıyordu bende bu duruma sabredebilirim hata bende gibi ve daha birçok şekilde şiddeti yorumlayabilir. Bu tür söylemler olayı normalleştirerek bir sonra ki duruma zemin hazırlar ve şiddeti farkında olmadan besler. Burada birey hem yaşamış olduğu durumdan dolayı travma yaşarken bir taraftan da kendini suçlayıp, başkaları tarafından da suçlanacağı düşünerek travmasını ikiye katlamış olur.
Kadınlar uğradığı şiddeti paylaşmalıdır. İnsanların ne yaptı da şiddete maruz kaldı? Neden eşini öfkelendirdi gibi yorumlarından çekinerek durumu saklamaları olayın ciddiyetini anlamalarında gecikmeye sebep olabilir. Oysa ki hiçbir açıklama şiddeti mantıklı, haklı kılamaz. Yardım istemek hiçbir zaman kolay değildir. Ama bu gücü içinizde bulabilirsiniz. Hiç yardım almamak sizi cesur biri yapmaz. Ağır duyguları içinizde saklamak farkında bile olamayacağınız hasarlara neden olabilir. Unutmayın yalnız değilsiniz. Kadınlar bir toplum için çok önemli değerlere sahip bireylerdir. Kadına yönelik şiddetin olmadığı bir dünya dileklerimizle Güçlü ve sevgiyle kalın…
Psikoterapist Seher Büşra CEYLAN