İlişkileri Başlatmak, Sürdürmek ve Gerektiğinde Bitirmek
Bireyler için ilişkiye başlamak duygularıyla yüzleştikleri bir dönem olduğu için zorlu bir süreçtir
İlişkileri Başlatmak – Sürdürmek ve Gerektiğinde Bitirmek
Bu yazımızda ilişkiye başlama evresinden bahsedeceğiz. İlişkiyi başlatmanın önüne geçen sebepleri ,kaçındığımız durumları ve duyguları inceleyeceğiz. Sevmek ve sevilmek her bireyin yaşamını devam ettirmesi için gerekli olan kavramlardan biridir. Bazı insanlar bu becerilere sahip olurken bazıları için ise sevme ve sevilme becerisi bir sorun haline dönüşür. Peki bu durum neden böyledir? Çünkü her bireyin davranış kalıpları, inanışları ve şemaları birbirinden farklıdır.
Bireyler neden ilişkiye başlamaktan kaçınır?
Bu dönem bireyler için hem geliştirici hem zorluklarla karşılaştıkları hem de duygularıyla yüzleştikleri bir dönem olduğu için zorlu bir süreç olarak nitelendirebilir. Çoğu insan bu yüzden ilişki kurmaktan kaçınır. Bir ilişkiye ihtiyaçları olmadığını söylerler, şu anda düzenlerinin iyi olduğunu ve bunun bozulmasını istemediklerini dile getirirler.
Niçin bir ilişki içine giremiyoruz temel duygularımız ve yanlış inanışlarımız neler?
Bunları madde madde inceleyecek olursak;
İlk olarak- Adımı ilk o atsın;
İlişki de karşı tarafın adım atmasını beklenir. Çoğu insanda şöyle bir inanış vardır. ‘’ İlk adımı ben atarsam ne kadar istekli olduğum ortaya çıkar, kesinlikle başlatan ben olmamalıyım. Bu inanış kültürel olarak da nesilden nesile aktarılan bir kodlama diyebiliriz. Oysa ki ilişkilerde karşı tarafa kendimizi ifade ettiğimiz, duygularımızı anlattığımız sürece anlaşılır ve yakınlaşırız. İstek ve ihtiyaçlarımızı konuşmak ilişkiyi geliştirir ve güçlendirir.
İkinci olarak-Reddedilme korkusu;
Bazı bireyler için en önemli konuların başında gelir. Baktığınız zaman 25 yıl sonra bile hala pişmanlığını dile getirir ama reddedilme korkusu bireyi bazı şeyleri yapmaktan alıkoymuştur. İlişkilerde güçlü bir engele sahiptir. Bireyde rezil olurum inanışı, küçük düşeceği inancı mevcuttur. Reddedilme korkusuyla başa çıkmak için özellikle ergenlik döneminde sık sık reddedilme inancının hissettirdikleri ile çalışılması bu yanlış inanışın çözümü için etkili olacaktır.
Üçüncü olarak- Adını koyamamak;
Bireyler ilişkiye başladıkları zaman şu sorunun cevabını almak isterler ‘’ Niyetin ciddi mi? ‘’ karşındakinin niyetini sorgulamak, zaman kaybetmek istememek bunların hepsi ilişkiye zarar veren eylemlerin başında gelir. İlişkilerde birbirine zaman vermek, ilişki içinde ki durumlara bakmak iyileştiricidir ve ona göre atacağınız adımları belirlemek sağlıklıdır.
Dördüncü Olarak- Arkadaşlık;
Bazı insanlar ilişkilerine arkadaş olarak başlamak isterler. Daha sonra bu ilişkiyi romantik bir ilişkiye taşıma düşüncesine sahiptirler. Peki bu mümkün mü? Arkadaşlarımız yeri geldiğinde oldukça fazla fedakarlık yaptığımız kişilerdir. Karşınızda ki kişiyi aslında arkadaşınız olarak görmediğiniz ama ne kadar çok verici olursam o kadar çok iyi olduğumu düşünür, beni sever düşüncesi ilişkiye zarar verir. Sürekli olumsuz cevapları almaktan kaçınırsınız ve gerçek duygularınızı açıklamaktan kendizi alıkoyarsınız. Bu süreç uzayıp gidebilir. Kişi kendi duygularından eminse karşısında ki kişiye bunu ifade etmeli ve duygularını fark ettirmelidir.
Beşinci olarak- Mükemmelliyetçilik;
Mükemmelliyetçilik olgusu, bu kişiler ince eleyip sık dokuyanlar olarak tabir ettiğimiz kişilerdir. Sık sık şu cümleleri duyabilirisiniz. ‘’ seçtiğim kişi beni iyi temsil etmeli, beni taşımalı, en iyisine karar vermeliyim gibi inanışları vardır.İlişkilerde oldukça zorlu bir şema olarak karşımıza çıkar. Özünde başarısızlık yatar.İlerleyen aşamalarında bireyde takıntı haline dönüşen durumlara sebep olabilir.
Altıncı olarak- Terk edilme korkusu;
Bu düşüncesi olan bireyler her an terk edilirim korkusu içinde olurlar. Bu korku ilişkilerine fazlaca yansır ve ilişkilerine zarar verdiklerini kendileri bile fark etmez. Kişi kendince terk edilmemek için önlemler aldığını düşünür, ona göre davranır. Kişi de oluşan şüphe, kıskançlık duyguları ilişkiyi daha da çıkmaza sürekler.
Yedinci olarak- Duygusal yetersizlik;
Kişide ki inanış kimse beni yeterince sevmeyecek, kimse için özel biri olmayacağım gibi kalıplardan oluşur. İlişki de sevgi kavramına inancı olmaz ve günden güne bu inanışı ilişkiye zarar verebilir. Kişi aslında bu inanışının kökenlerine inip geçmişte çocukluğunda yaşamış olduğu durumları değerlendirirse düşünce ve davranış kalıplarının yanlış olduğunun farkına varabilir.
Bu yazımızda ilişkiyi başlatamama ile ilgili kısmımızın sonuna geldik. Aslında fark edemediğimiz ama bizi yönlendiren davranış kalplarımızı ve şemaları inceledik. Döngümüzü fark edip değişim için harekete geçersek ilişkilerimizin iyileşeceğini gözlemleyebiliriz. Bu yazıya ilerleyen günlerde ilişkiyi sürdürme ve gerektiğinde bitirme konu başlıkları ile devam edeceğiz.
Psikoterapist Seher Büşra CEYLAN