Kaygı Problemleri
Düşük özgüven; kendinizle ilgili yanlı düşünceleriniz (kendinize karşı önyargılarınız) olumsuz düşüncelerinizi sürdürmüş sizi endişeli ve mutsuz duruma getirmiş hayatınızı kısıtlamış ve sizi gerçekten nasıl bir insan olduğunuza yönelik daha geniş dengeli ve gerçekçi bir bakış açısından alıkoymuş olabilir.
UFAK TEFEK İŞLER DE BİLE İÇİMDEN BİR SES ”YAPAMAYACAKSIN” DİYOR, KAYGILANIYORUM !
Özgüven, hayatımıza nasıl yön verdiğimizi belirleyen (ve gösteren) en önemli kavramlardan biridir. Yokluğunun sancısı, varlığının farkı yadsınamaz.
Sizlere bu yazım da;
- Özgüven nedir?
- Özgüven belirtileri nelerdir?
- Özgüven eksikliği ile neyi kastederiz?
- Düşük özgüvenin temelinde neler vardır? bahsedeceğim.
Özgüven; Kendimizle ilgili sahip olduğumuz fikri, kendimizle ilgili yaptığımız yargıları ve insan olarak kendimize verdiğimiz değeri yansıtır. ‘’Düşük özgüven’’ ise kendimizle ilgili olumsuz bir görüşümüz olduğu anlamına gelir. Kendimizi yargılamak ve kendimize verdiğimiz değerin az olmasıdır.
Özgüven eksikliği ile: Öz imaj, benlik kavramı, kendilik algısı, kendine güven, özsaygı, öz yeterlilik, kendini kabul, benlik saygısı, öz değer gibi kavramları kastederiz.
Bütün bu kelimeler insan olarak kendimizi nasıl gördüğümüze, kendimiz hakkındaki düşüncelerimize ve kendimize biçtiğimiz değere işaret eder. Hepsi birbirinden anlam olarak çok az farklıdır.
‘’öz imaj’’, ‘’benlik kavramı’’ ve ‘’kendilik algısı’’ kavramlarının hepsi, kişinin kendisini genel olarak nasıl gördüğünü ifade eder. Bu terimler her zaman kendini yargılama ya da değerlendirme anlamında kullanılmaz, daha çok bütün bir karakter özelliği yelpazesini anlatır. Mesela; ulusal ya da yerel bir kimlik (ben ingilizim) – Sosyal mesleki rol (ben bir anneyim) gibi.
‘’Kendine güven’’ ve ‘’öz yeterlilik’’ ise bir şeyleri başarıyla, bazen de belli bir standarda uygun yapabileceğimize dair inancımızı ifade eder.
‘’Kendini kabul’’, ‘’benlik saygısı’’, ‘’özdeğer’’ ve ‘’özgüven’’ kavramları farklı bir unsur sunmaktadır. Bunlar sadece kendimize atfettiğimiz iyi ya da kötü özellikler değillerdir. Sadece yapabileceğimiz ve yapamayacağımıza inandığımız şeyler de değillerdir. Bunlar daha çok kendimiz hakkında sahip olduğumuz genel fikri ve kendimize birey olarak biçtiğimiz değeri ifade eder.
Düşük özgüvenin özü; Kendiniz hakkındaki temel inançlarınızdır.
Özgüvenin özünde kendinize dair merkezi inançlarınız ve nasıl bir insan olduğunuza dair temel düşünceleriniz yatar. Bu inançlar zihnimiz de ve normal de gerçekmiş gibi görünürler. Bunlar kimliğinizin apaçık bir yansıması kendi hakkınızda ki gerçekliğin salt bir ifadesi gibi görünürler. Oysa ki gerçekte, bunlar genellikle doğrular olmaktan çok, düşünceler hayatta edindiğimiz deneyimlere ve özellikle nasıl bir insan olduğunuza dair aldığınız mesajlara dayanarak kendiniz hakkında vardığınız kısa sonuç ya da yargılardır.
Deneyim nasıl düşük özgüvene yol açar ?
Bilişsel terapi, kendimizle ilgili ve hatta diğer insanlar ve yaşamla ilgili inançların tamamının öğrenilmiş olduğu üzerine kuruludur. Kökenleri kişinin deneyimlerinde yatar. Kendinizle ilgili inançlarınızın temelini başınıza gelenlerle ilgili çıkarttığınız sonuçlar oluşturur. Her ne kadar şimdi işe yaramaz ve zaman aşımına uğramış olsalar da, bu düşüncelerin geçmişte size çok anlamlı geldiği ve işinize yaradığı bir dönem olmuştur. Bu yüzden de anlaşılırdırlar.
DÜŞÜK ÖZGÜVENE KATKIDA BULUNAN DENEYİMLER
Erken deneyimler ;
- Düzenli ceza, ihmal veya kötüye kullanılma
- Ebeveyn standartlarını karşılayamama
- Akran gruplarının standartlarını karşılayamama
- Başkalarının stres veya üzüntüsüne maruz kalma
- Önyargılı bir aile veya sosyal gruba ait olma
- İyi şeylerden mahrum kalma (örneğin: övgü, sevgi, sıcaklık gibi)
- Evde ‘’dışlanan’’ olmak
- Okulda ‘’dışlanan’’ olmak
Sonraki deneyimler;
İşyerinde tehdit veya zorbalık, kötüye kullanıcı ilişkiler, süregiden stres veya zorlanma, travmatik olaylarla karşılaşma
Geçmiş ve bugün arasında köprü kurmak
İnsanlar büyüdükçe kendileri için önemli olan insanların seslerine kulak verir. Bunların ebeveyn sesi olması gerekmez. Diğer aile üyeleri (büyükanne ve babalar, örneğin kendilerinden büyük kardeşler), Öğretmenler, çocuk bakıcıları, arkadaşlar, okul arkadaşları hepsinin kendine güven ve özgüven konusunda önemli bir etkisi olabilir. Kendimizi tam da onların sesleriyle eleştirirken, aynı nazik olmayan adlarla çağırırken ve başkalarıyla aynı şekilde kıyaslayıp, nasıl olmamız gerektiğini söylerken bulabiliriz.
Bu, günümüzde kendimize dair sahip olduğumuz inançların, genellikle çocukken aldığımız mesajları yansıtmasıdır.
Düşük özgüven de böyledir. Kendinizle ilgili yanlı düşünceleriniz (kendinize karşı önyargılarınız) olumsuz düşüncelerinizi sürdürmüş sizi endişeli ve mutsuz duruma getirmiş hayatınızı kısıtlamış ve sizi gerçekten nasıl bir insan olduğunuza yönelik daha geniş dengeli ve gerçekçi bir bakış açısından alıkoymuş olabilir. Böyle durumlarda profesyonel bir terapistin yardımı çok kıymetli olacaktır.
Don Miguel Ruiz’ in sözünü sizlere hediye etmek istiyorum.
‘’İhtiyacın olan her şey, senin içindedir. Gerçeği aramana gerek yok; gerçek olan sensin. Mükemmelliği araman da gereksiz; sen mükemmelsin. Mutluluğu araman da gerekmiyor; her neredeysen, sen mutluluksun. ‘’
Klinik Psikolog
Ebrar KARAÇUHA